"Enter"a basıp içeriğe geçin

1. Dünya Savaşında Türk Cepheleri

Osmanlı Devletinin savaşa katılmasıyla savaş alanı genişlemiştir. Birçok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti’nin hareket planının esasını, İttifak Devletleri’nin Avrupa da ki yükünü hafifletmek oluşturmaktadır.

Bu amaçla 3 aşamalı şu plan uygulanacaktır:

  • Ruslara karşı; Orta Asya’daki ve Kafkasya’daki Müslümanların, halifenin ilan edeceği cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi.
  • İngilizlere karşı; Habeşistan, Sudan, Trablusgarp’daki Müslümanların yine halifenin cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi.
  • Boğazların Türk ve Alman kuvvetlerince ortak savunulması

Bu planla; Kafkasya’da Ruslar, Süveyş’te İngilizler meşgul edilerek, Almanya ve Avusturya’nın yükü hafifletilecek, İngiltere’nin Hindistan ile olan deniz yolu bağlantısına engel olunacak ve güneyde ki zengin petrollerden ittifak devletlerinin yararlanması sağlanacaktır.

I. Dünya Savaşında bu amaçla Türk Ordusu şu cephelerde savaşmıştır.

Kafkas Cephesi

Avrupa’da cephe savaşlarında sıkışan Almanya, Osmanlı Devleti’nden acilen Kafkas cephesini açmasını istiyordu. Çünkü bu durumda Rus kuvvetleri bölünecek ve bir kısmı güneye gidecekti. Osmanlı orduları onları oyalarken kendisi de Avrupa cephelerinde nefes alma imkânı bulacaktı.

Kafkas Cephesi
Kafkas Cephesi

Almanya kendisine yakın gördüğü Enver Paşa’nın desteğini alarak Osmanlı Devleti’ni bu cepheyi açmaya ikna etti. Erkan-ı Harbiye vekili olan Enver Paşa Kafkas cephesinin Osmanlı Devleti için yeni fırsatlar yaratabileceğine inanıyordu.

Ayrıca Hazar Denizinin kuzeyinden geçerek Orta Asya Türk dünyası ile irtibat kurulabilirdi. Savaşa giriş sebeplerimizden birini teşkil eden Asya’ya açılma politikası gerçekleşme şansı bulurdu. Hatta buradan öteye Basra ve Hindistan’a uzanarak hem Basra petrolünü kontrol etmek, hem de Hint Müslümanlarını İngiltere aleyhine harekete geçirmek mümkün olurdu.

Ancak 22 Aralık 1914’te başlayan Sarıkamış harekâtı tam bir felaketle sonuçlandı. Çok zor şartlarda Erzurum’a kadar ulaşan yaklaşık 115 bin kişilik ordu Allahuekber Dağları’nda soğuklara yenik düştü. Yaklaşık 90 bin asker daha düşmanı bile görmeden donarak öldü. Asker için en büyük düşman uyku oldu. Zira uyuyan bir daha uyanamıyordu. Geriye kalanlar ise Rus orduları karşısında bir varlık gösteremediler. 1915 baharında Ruslar Van, Bitlis ve Muş’u ele geçirdi. Türk ordusu çekilirken başka bir saldırı ile karşı karşıya kaldılar. Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeniler Türk ordusuna arkadan saldırdı. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti 27 Mayıs 1915’te bir karar alarak bölgede yaşayan Ermenileri savaş olmayan başka bölgelere nakletmeye başladı. Tarihte Tehcir Olayı olarak bilinen bu zorunlu göç olayı Ermeniler tarafından bir soykırım iddiasına dönüştürüldü. Zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin bir kısmı Suriye’de kaldı, bir kısmı ise buradan Lübnan’a Mısır’a, Avrupa’ya ve ABD’ye gitti. Bu gidenler daha sonra Ermeni diasporasını oluşturdu. Gittikleri ülkelerde sürekli sözde soykırım iddialarını gündemde tuttular.

1916’da Karadeniz üzerinden gerçekleştirdikleri sevkiyat ile Ruslar yeniden harekete geçtiler. Bu saldırı sonucu Erzurum, Erzincan ve Trabzon’un bir bölümü ile Artvin ve Rize Osmanlı’nın elinden çıktı. Aynı yılın içinde Mustafa Kemal Paşa’nın görev yaptığı XVI. Kolordu Edirne’den Diyarbakır’a gönderildi. Mustafa Kemal Paşa Muş ve Bitlis’i yeniden ele geçirdi. 1917 yılında Rusya’da Bolşevik ihtilali patlak verdi. Rusya BrestLitowsk antlaşmasını imzalayarak savaştan çekildi. İşgal ettiği toprakları da terk etti. Rus ordusunun çekilmesi ile ileri harekâta başlayan Türk ordusu Bakû’ye kadar ilerledi. Kafkasya’nın önemli bir bölümü Osmanlı’nın eline geçti (1918). Ancak Mondros Ateşkes Antlaşması ile Türk ordusu Kafkasya’yı boşaltmak zorunda kaldı.

Çanakkale Cephesi

Çanakkale Cephesi’nin açılmasına Rusların isteği üzerine karar verilmiştir, ama burada bir cephe açılması çok daha önce  Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı düşünülmüştü. Türkiye savaşa girdikten sonra Kasım 1914’te İngiliz Bahriye Nazırı Churchill ve Amiral Fisher, Türk kuvvetlerinin Süveyş’e saldırmalarını önlemek amacı ile Gelibolu Yarımadasına bir çıkarma yapılmasını önermişlerdi. Fakat İngiliz savaş kabinesi bu öneriyi kabul etmemişti. Nihayet, l915 yılı başında Avrupa’daki savaş, mevzi harbine dönüşünce İngilizler, bütün kuvvetlerini Batı Cephesine yığmaktansa Çanakkale ya da Balkanlarda ikinci bir cephe açarak harbi, hareket harbine çevirmeyi ciddî olarak düşünmeye başladılar.

Çanakkale Cephesi
Çanakkale Cephesi

İtilaf Devletleri açısından bu cephenin açılma gerekçeleri şunlardı:

  • Çanakkale ve İstanbul boğazlarını ele geçirip aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığına son vermek. Osmanlı devlet merkezi etkisizleştirilirse cepheler çöker ve Osmanlı Devleti rakip olmaktan çıkardı.
  • Rusya’ya silah ve cephane yardımı yapmak ve böylece, çöken Rus cephesini yeniden ayağa kaldırarak Almanya’yı doğudan sıkıştırmaktır.
  • Rusların elinde bulunan tahıl stoklarından yararlanmak ve bu şekilde Avrupa’da baş gösteren erzak sıkıntısına çözüm bulmak.
  • Bütün bu amaçlar tahakkuk ettiği takdirde savaşa girme konusunda karasız kalan devletlerin İtilaf Devletleri safında savaşa girmesini sağlamak.

Çanakkale savaşları Türk Milleti’nin tarihinde en büyük zaferlerden biri olmuştur. Bu zaferin birçok önemli sonucu vardır. Ama hiç şüphesiz ki, en önemli sonucu gelecekteki “Türk Milli Mücadelesi”nin önderi ve komutanı olacak olan Mustafa Kemal Paşa’yı tarih sahnesine çıkarmasıdır. Çanakkale Savaşları’nda büyük askerî başarılar kazanıp, haklı olarak “Anafartalar Kahramanı” adıyla anılacak olan Mustafa Kemal Paşa, bu savaşların sonunda ordu, kamuoyu ve basının yakından tanıdığı bir isim olacaktır.

Çanakkale Savaşlarının Türk ve Dünya Tarihi açısından sonuçlarına bakıldığında şunlar söylenebilir:

  • Çanakkale geçilememiş ve müttefikler Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakamamışlardı. Bu durum savaşı en az iki yıl uzatmıştır.
  • Balkan Savaşı esnasında perişan bir vaziyette gördükleri Türk ordusunu küçümseyen, Türklerin artık bittiklerini ve yok olacaklarını düşünen müttefikler, beklemedikleri ağır bir yenilgiye uğramışlardı.
  • Türk vatanı ve başkenti İstanbul, erken gelecek olan bir istila ve işgalden kurtulmuştu.
  • Hasta adam denilen Osmanlı Devleti’ne son vermeyi ve saf dışı etmeyi tasarlayan hayalci projeleri hazırlayanlar, uğranılan başarısızlık sonucu kendi koltuklarını kaybetmişler ve projenin mimarlarından biri olan W. Churchill istifa etmek zorunda kalmıştır.
  • Boğazları geçemeyen müttefikler, Rusya’ya silah yardımında bulunamadıkları gibi, Rusya’dan sağlayacakları tarım ürünlerini Avrupa’ya götürememişler ve Avrupa’daki açlığı ve sefaleti önleyememişlerdir.
  • 1917’de Rusya’da ihtilâl çıkınca, boğazlar kapalı olduğundan İngiltere ve Fransa müttefikleri Çar’a yardım yapamamışlar ve Çarlık Rusya devleti yıkılmıştır.
  • Büyük ölçüde kendi imkânlarımızla kazandığımız bu zafer, on binlerce kayba neden olsa da Türk kamuoyu ve Türk kuvvetleri için büyük bir moral kaynağı olmuştur.
  • Osmanlı Devleti Trablusgarp ve Balkan savaşlarında kaybettiği itibarını geri kazanmıştır.
  • İtilaf Devletleri tarafsız kalan ülkelerin de kendi yanlarında savaşa gireceğini düşünüyorlardı. Ancak bu düşünceleri gerçekleşmedi. Bulgaristan İttifak Devletleri safında savaşa girerken Romanya ve Yunanistan ise İtilaf Devletleri safında savaşa girme işini ağırdan aldı. Bu durum Osmanlı Devletine lojistik destek sağlamak için yol bulamayan Almanya’ya, Avusturya üzerinden Osmanlı Devletine bağlantı kurma şansı verdi.
  • Osmanlı Devletinin bu savaşta vermiş olduğu kayıpların önemli bir kısmı gönüllüler arasındaki toplumun aydın kesimini oluşturan yüksek tahsilli kimselerdi. Bu yetişmiş insanların kaybı daha sonraki eğitim ve kültür hayatının gelişmesini engelleyen önemli bir etken oluşturdu.
    Çanakkale cephesindeki muharebelerin sona ermesinden sonra buradaki birlikler diğer cephelere kaydırılarak yeni savunma hatları oluşturulmuş ve düşman kuvvetleri oyalanmıştır. Kafkas, Mısır ve Irak cephesinde düşmana karşı ciddi direniş sergilenmesi İtilaf Devletlerinin Avrupa cephesinde tutması gereken kuvvetleri buralara kaydırmasına sebep olmuştur.

I. Dünya Savaşı Deniz Savaşları

İngiliz ve Fransız gemilerinden oluşan İtilaf donanması, Çanakkale önlerine gelerek buradaki Türk istihkâmlarını bombalamaya başladı. 19 Şubat 1915’te başlayan bombardıman Seddülbahir ve Kilidülbahir tabyalarında büyük tahribat yarattı. Yaklaşık bir ay süren bombardıman sonucu Türk tabyaları büyük tahribata uğramıştı. İtilâf Devletleri mayın arama tarama gemilerinin, Boğazların girişindeki tüm mayınları temizlediklerini düşündüklerinden, 18 Mart 1915’de Müttefik Donanması’nın boğazları zorlayarak geçmesi kararını almışlardı. Müttefik Donanması’nın taarruzu 18 Mart günü başladı.

I. Dünya Savaşı - Deniz Savaşları
I. Dünya Savaşı – Deniz Savaşları

Ancak, müttefik mayın arama-tarama gemileri, Türk mayın gemisi Nusret’in 8 Mart’ta döktüğü mayınları fark edememişti. Bir ay süren bombardımana rağmen İtilaf güçleri Türk istihkâmlarını yok etmeyi başaramamıştı. Gerek Nusret mayın gemisinin döşemiş olduğu mayınların patlaması, gerekse kıyılardan başlayan yoğun topçu bombardımanı İtilaf donanmasının büyük kayıplar verdird. 18 büyük gemiden yedisi batırıldı geriye kalanlar ise büyük hasar görerek Ege Denizine çekilmek zorunda kaldı.

Müttefik Donanması’nın Boğazı terk etmesiyle, tarihin bu büyük “Boğaz Muharebesi” Türklerin kesin zaferiyle sonuçlandı. Türk tarafının bu başarısı sonucunda Müttefikler karaya asker çıkarmaya karar verdiler.

I. Dünya Savaşı Kara Savaşları

Müttefiklerin kara çıkarması 25 Nisan 1915 sabahı başladı. Müttefikler Saros Körfezi ve Anadolu kıyılarına yaptıkları sahte çıkarma hareketlerinde başarılı olmuşlar ve Çanakkale cephesini yöneten Alman General Liman Von Sanders’in dikkatini o bölge üzerine toplamışlardı. Müttefiklerin esas çıkarma yaptıkları bölgeler ise Seddülbahir ve Arı Burnu olmuştur.

I. Dünya Savaşı - Kara Savaşları
I. Dünya Savaşı – Kara Savaşları

Bu cephede yaşanan bir olay Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşında nasıl bir azim ve kararlılık, inanç ve cesarete sahip olduğunu açık bir şekilde ortaya koyan örneklerden biri şöyledir:

Conkbayırı’nda Mustafa Kemal’den hücum emri alan bölük komutanı: “Cephane yok saldıramayız.” deyince,

Mustafa Kemal şu cevabı vermiştir: “Cephane yoksa süngü takın. Ben size hücumu değil ölmeyi emrediyorum. Biz ölene kadar geçecek zaman içinde yeni birlikler gelecek ve yerimizi alacaktır.”

Emri Türk ordusunun müdafaasını, İtilaf Devletlerinin ise başarısızlığını etkileyen kader anı olmuştur. Bu olayın ardından geçen günlerde ve aylarda Müttefikler, Çanakkale’deki Türk kuvvetlerini imha ederek Boğazı açmak, Türkler de Boğazı savunmak ve düşmanı denize dökmek amacıyla her geçen gün artan bir gayretle savaştılar, çok kanlı muharebeler cereyan etti. Savaş bir süre sonra bir mevzi savaşına dönüştü.

Türk tarafının çetin direnişi karşısında İngilizler, Türk kuvvetleri önünde duramayacaklarını anladıklarından işgallerini kaldırılarak, müttefik kuvvetlerin tahliyelerine karar verdiler. Bu nedenle İngilizler, önce Anafartalar ve Arı Burnu, daha sonra da Seddülbahir bölgelerini boşalttılar ve kuvvetlerini geri çektiler. Böylece, 18 Mart Deniz Zaferi’nden sonra yaklaşık altı aydan fazla sürmüş olan Çanakkale Cephesi’ndeki kara savaşları da Türklerin zaferiyle sona erdi.

Kanal Cephesi

Mısır’da Osmanlı hakimiyetini yeniden sağlamak ve Süveyş Kanalını ele geçirerek, İngiltere’nin Hindistan yolunu kesmek amacıyla girişilen Kanal Harekatı, 1915 yılı başından itibaren iki kol halinde  gerçekleşmiştir. Gerekli ulaşım imkanlarının sağlanamaması yüzünden harekat başarısızlıkla sonuçlanmış, karşı taarruza geçen İngilizler, Türk ordusunu geri çekilmeye mecbur etmişlerdir.

Kanal Cephesi
Kanal Cephesi

Filistin Cephesi

Kanal Harekatının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, bu bölgedeki savaşın ağırlık noktası Filistin ve Suriye’ye kaymıştır. Bu arada Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile anlaşan ve onlara Suriye, Irak ve Hicaz’ı içine alan, müstakil bir Arap Devleti kurmaları vaadinde bulunan İngilizler, aynı zamanda Siyonistlere de Filistin ‘de bir devlet kurmaları sözünü vermiştir. Böylece İsrail Devleti’nin kurulması için gerekli zemin hazırlanarak, Filistin Meselesi olarak bilinen olayların tohumları saçılmıştır.

Filistin Cephesi
Filistin Cephesi

1917’de İngilizlerle Kudüs’ü ele geçirmişler, 1918’de M. Kemal’in komuta ettiği 7.Ordu mevzilerini başarıyla savunmuştur. 8. Orduya bozan İngilizler, M. Kemal Paşa’nın ordusunu da yok etmek istemiş ancak bunu anlayan M. Kemal İngilizlere karşı başarılı savaşlar vererek, ordusunu imhadan kurtarmıştır.

Irak Cephesi

1914’te Basra’ya asker çıkaran İngilizler, Abadan petrollerini korumak ve kuzeye doğru ilerleyerek, Ruslarla birleşip Anadolu’yu çember içine almak düşüncesindeydiler. Ayrıca; Türk kuvvetlerinin İran’a girmesini ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemeyi de düşünmüşlerdi. Kütulamara’ya ve oradan da kuzeye ilerleyen İngilizler, 1915 sonlarında kuvvetlerin büyük bölümünü kaybederek, geri çekilmişlerdir.

Irak Cephesi
Irak Cephesi

İngilizler karşısında elde edilen bu başarılar uzun sürmemiş, yeniden Basra’ya kuvvet çıkaran İngilizler, 1917‘de Bağdat’a girmişlerdir. 1918’de Kerkük’ü ele geçiren İngilizler, Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Musul yakınlarına kadar gelmiş bulunmaktadırlar.

Galiçya ve Makedonya Cephesi

Türk kuvvetleri, müttefiklere yardım amacıyla Osmanlı sınırları dışındaki Galiçya ve Makedonya’da da savaşmışlardır. Galiçya cephesinde Alman-Avusturya kuvvetlerine yardım eden Türk kuvvetleri Romanya kuvvetlerini yenmişlerdir. Makedonya’da da Türk askerleri Bulgar kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır.

Galiçya ve Makedonya Cephesi
Galiçya ve Makedonya Cephesi

 

Tek Yorum

  1. Muhtar Turan Muhtar Turan

    Tarihini bilmeyenlerin Coğrafyasını başkaları çizer

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir