"Enter"a basıp içeriğe geçin

1453 İstanbul’un Fethi İle Gelen Teşkilatlanma

Osmanlı Devleti, İstanbul’u fethettiği zaman Doğu Roma İmparatorluğu’nun merkeziyetçi yapısına ve kurumsallaşmış devlet yapısına da varis olmuştur.

Fatih, saltanatı boyunca İstanbul’u büyük Roma imparatorları zamanında olduğu gibi siyasi ve dinî bir metropol hâline getirmek için uğraşmıştır. Hahambaşı, Ortodoks ve Ermeni patriklerini İstanbul’a getiren Fatih, Bizans İmparatorluğu’nun geleneği ve merkeziyetçi politikasını bu alanda göstermiştir. Ayrıca Ortodoks tebaaya, örfi alanda Bizans hukukunun uygulanmasına devam etmiştir.

Fatih, kendisinden önceki devlet teşkilatı ve teşrifatını tespit etmiş, yeni duruma göre Osmanlı devlet müesseselerini kurumsallaştırmıştır. Devletin idari ve bürokratik yapılanması önem kazandığı için Rum soyluların ve Hristiyan vassalların çocuklarına da idari görev verilmiştir. Fatih, devletin merkezini İstanbul’a taşıyarak buranın Türk İslam şehri görüntüsü kazanabilmesi için dinî ve sosyal kurumlar ile eğitim kurumları inşa ettirmiştir. Fatih, İstanbul’un Fethi’nden sonra devletin siyasi gelişmesine bağlı olarak ticareti artırmış, ekonomik durumu kuvvetlendirmiş, ilmin ve sanatın her dalının gelişmesine katkı sağlamıştır. Fatih, İstanbul’un stratejik öneminden dolayı donanmasını burada tutarak boğazları koruyan savunma sistemini güçlendirmiştir.

Rumeli Hisarı
Rumeli Hisarı

Fatih, İstanbul’u dünyanın siyasi ve iktisadi merkezlerinden biri haline getirmeyi amaçlamıştır. Bunun için Fatih; İstanbul’un imar edilmesi, kalkındırılması ve nüfusunun artırılması faaliyetlerine girişmiştir. Fetihten önce şehrin nüfusu 40 bine kadar düşmüştür.

Patrik Gennadios’a (Patrik Genadiyos) göre İstanbul, Bizans’ın son günlerinde, fakir ve büyük kısmı gayrimeskûn bir harabeler şehrine dönüşmüştür. Fetihten sonra Fatih, harap ve terkedilmiş şehri, imparatorluğunun çeşitli köşelerinden getirttiği Türk, Rum, Ermeni ve Yahudilerin iskânı yoluyla kısa zamanda yeniden canlandırmıştır. Nitekim 1478’de yapılan bir tahrire göre kent, 14 803 aileyi ve 70 binin üzerinde bir nüfusu barındırmıştır. Fatih’ten sonraki dönemlerde de aynı siyaset takip edilmiş ve İstanbul hızla büyüyerek fetihten yüzyıl sonra en az 400 binlik bir nüfusla Avrupa’nın en büyük şehri olmuştur. Böylece İstanbul, Fatih’in amaçladığı gibi gerçekten bir dünya merkezi hâline gelmiştir. İstanbul’un Fethi’nden sonra Fatih’in hedefi doğuda İslam, batıda da Hristiyan dünyası üzerinde mutlak hâkimiyet kurmak olmuştur. Fatih, Roma’nın varisi sıfatıyla Bizans toprakları üzerinde hak iddiasında bulunmuştur.

Fatih ve II. Bayezid Dönemi Osmanlı Devleti
Fatih ve II. Bayezid Dönemi Osmanlı Devleti

Batı’daki güçlü devletlerin hareketlerini de dikkatle takip ederek onlara karşı uygulayacağı stratejiyi de belirlemiştir. Amasra, Sinop, Trabzon ve Kırım fethedilerek Karadeniz, Türk gölü hâline getirilmiştir. Karamanoğulları, Osmanlı topraklarına katılmış ve Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, 1473 Otlukbeli Savaşı ile mağlup edilmiştir. Bu zaferle Osmanlı Devleti, Fırat Nehri’nin batısındaki Anadolu toprakları üzerinde tam bir kontrol sağlamıştır. Batı’da ise Sırbistan, Mora Yarımadası, Eflak, Bosna, Boğdan, Arnavutluk ve Otranto’da Osmanlı hâkimiyeti sağlanmıştır.

İstanbul’un Fethi ve Merkezi Otorite

İstanbul’un Fethi, Fatih’e iç siyasette önemli bir mevki sağlayıp onun otoritesini güçlendirmiş ve gerçekleştireceği merkezî bir kurumsallaşmaya da imkân vermiştir. Fatih; bu sayede iktisadi, askerî ve hukuki bir dizi yenilikler yapmıştır. İstanbul’un Fethi, Fatih’e bazı güçlü aileleri bertaraf etme imkânı sağlamış ve Vezîriâzam Çandarlı Halil’in idamı ile köklü ailelerin iktidarı paylaşma dönemi artık bitmiştir. Böylece bütün iktidarı elinde toplayan Fatih, devletin merkezî otoritesini güçlendirmiştir.

Fatih, tahta çıkışında kendisine karşı isyan eden yeniçerileri fetihten sonra disiplin altına almış, vezîriâzamlık dâhil yeniçeri ağası gibi devletin önemli kurumlarına doğrudan kendisine bağlı kişileri getirmiştir (İnan, 2002, s.280-309’dan düzenlenmiştir).

Kızılelma

Fatih Sultan Mehmet’ten beri Osmanlılar; Roma’yı fethetmeyi, Kızılelma’ya ulaşmayı hedefliyordu. İstanbul’a sahip olması sıfatıyla Fatih, Roma üzerinde de hakkı olduğunu ilan ediyordu. Bu amaçla Fatih, Gedik Ahmet Paşa emrinde bir orduyu İtalya üzerine gönderdi. Paşa, 1480’de Otranto’yu alarak kaleye 500 kadar asker yerleştirdi. Ancak 1481’de Fatih’in ölümü, Osmanlıları daha fazla ileri gitmekten alıkoydu.

Otranto Kalesi (İtalya)
Otranto Kalesi (İtalya)

Otranto’da kalan 500 Osmanlı askeri, kaleyi Napoli kralına terk etmek zorunda kaldı ve kralın hizmetine girerek İtalya Harplerinde yararlı hizmetlerde bulundu (İnalcık, 2010, s.241- 242’den düzenlenmiştir).

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir