"Enter"a basıp içeriğe geçin

Saruhanoğulları Beyliği (Saruhan Oğulları Beyliği)

Selçukîler tarafından Bizans hududuna iskân edilen Türk aşireti reisi Saruhan Bey tarafından on dördüncü asır başlarında Lidya’da Hermon (Gediz) nehri Vâdisinde kurulmuş olan beyliğe Saruhan oğulları beyliği denilir.

Beyliğin müessisi olan Saruhan’ın, Celâlüddin Harezmşah’ın ölümünden sonra 629 H./1232 M. de büyük Alâüddin Keykubad tarafından hizmete kabul edilen Harezm Emirlerinden Saruhan Beyin torunu olması kuvvetli ihtimal dahilinde olup Alaşehir ve havalisinde Harezm (Horzom) isimli köyler de bulunmuş olması bunu gösterir. Germiyan beyliği müessisi olan ailenin de Harezm Türkmenlerinden olmaları ihtimali vardır. Bundan dolayı bir faraziye olarak Saruhan Bey’in de Aydınoğlu gibi Germiyanğullarıyla az çok bir münasebetleri olacağı hatıra gelmektedir.

1305’den itibaren diğer Türk aşiretleri gibi Lidya’nın batısına Ege denizi sahillerine doğru ilerleyen Saruhan Bey 1313’de Sipil Manisası denilen şimdiki Manisa’yı zabtetmiş ve sahile kadar hududunu dayamış ve bu kuruluş devri esnasında denizciliği de ele alarak donanma yapıp korsanlığa başlamıştır.

Cami-üd-düvel, Saruhan beyliğinin Manisa’dan başka Güzelhisar (Menemen), Akhisar, Tarhanyat, Marmara, Gördek, Gördes, Kayacık, Atala, Demirci, Nif, Ilıca, Turgutlu (Kasaba), Karacalar ve Foça’ya sahip olduklarını beyan ediyor; şu halde bunların doğu hududu Germiyan beyliği oluyor.

Mesalik-ül-ebsar’a göre XIV. yüzyıl ortalarına doğru Saruhan beyliğinin on beş şehri, yirmi kalesi, on bin askeri ve Saruhan’ın kardeşi olan Nif (Kemal Paşa) beyi Ali Paşa’nın da sekiz şehri, otuz kalesi, okçulukta mâhir çok yaya askeri ve sekiz bin de atlı askeri ve bir haylı da donanması varmış.

1335’de M idilli ve Foça’daki Cenevizliler Bizans İmparatoru’na karşı muhalif cephe almaları üzerine Üçüncü Andronikos donanmasıyla o taraflara gelmiş ve Saruhan bey’den de yardım istemişti. Saruhan Bey, oğlu Süleyman ile memleketinin yirmi kadar ileri gelenlerinin Cenevizliler tarafından esir edilmelerinden dolayı Cenevizlilere muğber olduğundan imparatorun teklifini kabul ile bizzat muhasaraya iştirak etmiş ve bu suretle Cenevizliler itaate mecbur olmuşlardır.

1333’de Anadolu’yu gezen İbn-i Batuta Manisa’da Saruhan Bey’i ziyaret etmiştir. Saruhan Bey, büyük oğlu olup Aydınoğlu Umur Bey’le Kantagüzen’e yardım etmek üzere Bumeli’ye geçip vefat eden Süleyman adındaki oğlunun ölümünden müteessir olarak az sonra yani 746 H./134-5 M. de vefat etmiştir.

Saruhan Bey’den sonra yerine oğlu Fahreddin İlyas bey geçmiştir. Bunun zamanında yani 1356 da Osmanlı hükümdarı Orhan Bey’in oğlu Halil’i İzmit limanında bir deniz gezintisi yaparken Foça Cenevizlileri yakalayıp Foça’ya götürmüşlerdir. Bunun üzerine Orhan Bey, imparatora müracaat ederek oğlunun kurtarılmasını rica etmiş ve o da Halil’in verilmesini bildirmiş ise de Foçalılar bu teklifi reddeylemişlerdi. Bunun üzerine İmparator Yuannis Paleolog bir donanma ile Foça’ya gitmiş ve orayı muhasara altına almıştı. Foçalıların müttefiki olan Saruhan oğlu İlyas Bey’i bir takım vaidler ve rütbelerle kendisine celbeden imparator, onu Foçalıların ittifakından ayırmış ve bu suretle Foça’nın karadan da muhasarası mümkün olmuştu.

İmparatorla pek samimi dost olan İlyas Bey, kendisini sık sık ziyaret eden İmparatoru yakalayarak külliyetli bir fidye-i necat almayı kurmuş ve bu tasavvurunu bilen bir adamı, keyfiyetten Yuannis’i haberdar etmişti. İmparator bunu bilmemezlikten gelerek bir müzakere zımnında İlyas Bey’i donanmasına davet etmiş ve gelir gelmez geminin demirlerini alıp açılarak İlyas’ı tuzağa düşürmüştür. Nihayet İlyas Bey teşebbüsünü itirafa mecbur olmuş ve zevcesinin fidye-i necat olarak verdiği bir miktar parayı kabul ve bakiyesi için de İlyas Bey’in çocuklarını rehin alarak kendisini serbest bırakmıştır.

Zamanı vekayiine dair bu kadar bilgimiz olan İlyas Bey 766 H. 1364M. de vefat ederek yerine oğlu Muzafferüddin İshak Bey geçmiştir.

İskenderiye’nin Kıbrıs Kralı tarafından işgali üzerine Memlük Sultanı tarafından Frenklerle cihad için Anadolu beylerine gönderilen 767 Şevval 1366 Haziran tarihli olarak İshak beye yazılan nameden onun bu tarihte hükümdar olduğunu öğreniyoruz. Manisa’da yaptırmış olduğu tesislerde kendisine Sultana azâm ve sair tumturaklı elfaz ile Mücahid gazi unvanı verilmiş olan İshak Bey hakkında bir bilgimiz yoktur. 790 H. / 1388 M. de vefat ederek Manisa’da medresesi yanındaki türbesine defnedilmiştir. Orhan ve Hızırşah isimlerinde iki oğlu vardı. Yerine oğlu Orhan geçmiştir. Kosova muharebesinden sonra Yıldırım Bayezid 1390’da Anadolu’ya geçerek Germiyan, Aydın ve Saruhan beylikleri üzerine yürümesi üzerine Orhan bey kaçmış ve memleketi Karası sancağıyla beraber Bayezid’in oğlu Ertuğrul’a verilmiştir.

Ankara muharebesinden sonra Timur tarafından Orhan’a eski beyliği verilmiştir (1402). Orhan’ın 806 H./1403 M. tarihli bir bakır sikkesi vardır. Orhan’ın biraderi Hızırşah ile mücadele ederek Osmanlılara iltica ettiği zan olunur. Hızırşah Osmanlı şehzadeleri arasındaki saltanat kavgasında Aydınoğlu Cüneyd Bey’le beraber Çelebi Mehmed’le mücadele eden kardeşi İsa Çelebi’ye yardım etmişti; Çelebi Mehmed, İsa’yı mağlup etmiş ve daha sonra Emir Süleyman Çelebi’nin katli dolayısıyla Anadolu’da tamamen tehlikesiz vaziyette kalan Çelebi Mehmed, Cüneyd Bey üzerine yürüyüp onu yola getirdikten sonra birden bire Manisa’ya taarruz ile kaçmasına meydan vermeden Hızırşah’ı hamamda yakalayarak yalvarmasına bakmayıp katlettirmiştir (813 H./l410 M..)

Hızırşah, öldürüleceğini anlayınca iki vasiyette bulunmuş. Birisi babasının yanına defnedilmesi diğeri yapmış olduğu vakıflara riayet olunması. Katlinden sonra Çelebi Mehmed her iki sini de yerine getirmiştir. Manisa sancağı tapu kayıtlarında Hızır Bey’in haylı vakfı görülmektedir.

Hızırşah’m katliyle Saruhan beyliği Osmanlı idaresine geçmiştir. Saruhan Bey’in kardeşi Ali Paşa Nif (Kemal Paşa)’de Devlet Han oğlu Yakup Demirci’de Yusuf ve İdris Çelebilerin Gördes ve Kayacık’da bulundukları vesikalardan anlaşılıyor.

Saruhanoğulları’nın Latinlerle ticari münasebetleri dolayısıyla Jigliyati sikkeleri vardır. Bunlardan şimdiye kadar İshak ve Hızırşah ve Orhan Beylerin İslami sikkeleri elde edilmiştir. Saruhanoğulları’nın Manisa, Gördes, Demirci, Menemen’de bazı tesisleri vardır. Nasir-i Tüsî’nin “Bahnâme-ı’ Şâhî” isimli eseri Saruhanoğulları’ndan Sultan Yakub bin Devlet Han adına tercüme edilmiştir.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir