"Enter"a basıp içeriğe geçin

İznik İmparatorluğu

İstanbul’da İmparator Üçüncü Aleksi J. Lanj 1195 senesinde kardeşi İmparator İzak’ı saltanattan indirip oğluyla beraber hapsettikten sonra kendisi imparator olmuştu. İzak’ın oğlu Aleksi 1201’de hapisten kaçarak Venedik’te toplanmakta olan dördüncü haçlı kuvvetlerine baş vurmuş ve kendilerine bir çok vaatte bulunarak onları İstanbul’a ve amcası İmparator Aleksi Lanj üzerine sevk etmişti.

İstanbul’a gelen haçlı kuvvetleri 1203 Temmuzunda İmparator Aleksi Lanj’ı tehdit ile saltanattan indirip İzak ve sonra oğlu IV. Aleksi’yi imparator ilan etmişlerdir. Aleksi Lanj, Karadeniz üzerinden Zagra’ya kaçtığından (1203 Temmuz) İstanbul karıştı, 1204’de Aleksi’nin vefatı üzerine V. Aleksi imparator oldu; fakat bir müddet sonra bir ayaklanma ile bunun da hükümdarlığına son verildi; büyük Rum hanedanından Teodor Laskaris imparator intihap edildi ise de o da bir iş göremedi; bu olaylardan faydalanan ve zaten şehrin bir kısmını işgal etmiş olan Latinler 12 Nisan 1204’de Haliç’teki surlardan içeriye girmek suretiyle şehrin tamamını işgal ederek bir Latin İmparatorluğu kurdular. Buraya Venediklilerin tesiriyle ilk imparator olarak Baudoin de Flander getirildi (23 Mayıs 1204) Rumeli’de yani Güney Doğu Avrupa’da Bizanslılara ait yerler de bu İstanbul Lâtin İmparatorluğunun eline geçti.

İstanbul’un işgali üzerine büyük Rum aileleri Anadolu tarafına kaçtılar. Bunlardan son imparator Üçüncü Aleksi’nin damadı olan yukarıda adı geçen Teodor Laskaris, İstanbul surları Latinler tarafından tazyik olunurken ruhban tarafından namzedler arasında yapılan intihapta imparator ilan edilmiş, fakat kendisi zahirî tevazu göstererek devlet işlerini düzeltmeden imparator unvanını kabul edemeyeceğini ve despot unvanıyla iktifa edeceğini bildirmişti.

İstanbul’un Latinler tarafından işgali üzerine Teodor Laskaris Anadolu’ya kaçmış ve İznik şehrini elde edip oraya yerleşmiş ve Selçuk hükümdarı Giyasüddin Keyhusrev’in kendisine müzaheretiyle sınırlarını genişleterek İznik İmparatorluğu’nu kurmuştu.

Bundan başka Trabzon’da Komnen ailesinden Aleksi Komnen ve Menderes taraflarında Morozomos da birer hükümet kurmuşlardı. Uzun müzakerelerden sonra Selçuk hükümdarı, Laskaris’e taraftar olarak, İznik İmparatoru o sayede Trabzon İmparatorundan Karadeniz Ereğlisi taraflarını aldı. Menderes taraflarındaki Morozomos ise İznik İmparatorluğu’na vergi vermeyi kabul etti.

İznik İmparatoru için en büyük ve tehlikeli hasım İstanbul Latin İmparatorluğu idi; çünkü Latinler İznik İmparatorluğu’nu kaldırmak niyetiyle Anadolu’ya kuvvet göndermiş İmparator’un kardeşi Hanri kumandasındaki Latin ordusu Laskaris kuvvetlerini mağlup ederek Bursa’yı kuşatmıştır. Fakat aralarındaki mezhep ayrılığı ve bundan başka Latin İmparatoru’nun kendisine itaat teklifini reddeden ve Latinlerden nefret eden Bulgar Kralı Kalojan Rumlarla uyuşarak bir ayaklanma yaptıklarından bundan telaşa düşen Lâtin İmparatoru, Anadolu’ya gönderdiği kuvveti Rumeli’ye getirterek Bulgarlara karşı harekete geçti. Koman Türklerinin Bulgarlara yardımlarıyla Edirne civarında gerçekleşen muharebede Latinler mağlup oldukları gibi İmparator Baudoin de esir düştü (15 Nisan 1206). İşte bu durum İznik İmparatorluğu’nu kurtardı. Baudoin bir rivayete göre katledilip diğer rivayete göre de Tırnova’da hapiste öldü. Bu durumla beraber İznik İmparatoru Baudoin yerine geçen kardeşi Hanri’nin 1216’da ölümüne kadar tehlikeli vaziyette kaldı, çünkü Hanri değerli bir kumandan ve gayretli bir hükümdardı.

İznik İmparatorluğu’nun teşekkülü esnasında Selçuk hükümeti isabetli bir siyaset takip etmeyerek imparatora arka olmakla Türklerin Batı Anadolu’ya doğru yayılmasına kendisi set çekmiş oldu; daha sonra bu hatasını tashih etmek istediyse birinci bölümde görüldüğü üzere Antiyoh muharebesinde Selçukîler muvaffak olamayarak üstelik Birinci Giyasüddin Keyhusrev de maktul düşmüştü (1210).

1222 senesinde ölen Laskaris’in yerine damadı Üçüncü Jan Vatas geçti. Bu hem iyi bir diplomat ve hem de kudretli bir askerdi. İkinci Giyasüddin Keyhusrev’in 1243’de Moğollara karşı mağlup olarak yeni bir Moğol taarruzuna karşı koymak için Latin İmparatoru İkinci Baudoin ile yapmak istediği ittifakı Jan Vatas önleyerek Selçuk hükümdarını kendisiyle savunma ve saldırı temelli bir ittifak akdine ikna ederek Tripoli (Boladan civarında Yenice köyüne yakın)’de bir antlaşma yapıldı. Jan Vatas, aldığı tedbirlerle memlekette iktisadî bir refah devri açmaya muvaffak oldu; Rumeli’de de başarılar elde etti. 1254 senesinde ölen Vatas’ın yerine oğlu ikinci Teodor Laskaris geçti; Selçukîlerle muahedesini yeniledi. Rumeli’deki karışıklıkları önledi.

Bu sırada Selçukilerde İkinci İzzeddin Keykâvüs ile kardeşi Dördüncü Kılıç Arslan arasında saltanat mücadelesinde Moğollara mağlup olan İzzeddin, İznik İmparatoru’na iltica eylemişti.

İkinci Laskaris 1258 senesinde genç denecek yaşta vefat ederek yerine yedi veya sekiz yaşındaki oğlu Dördüncü Jan getirildi. Bu çocuğa Mozalon ile Patrik Arsen vasi olmuşlardı. Fakat muktedir bir kumandan ve haris bir adam olan Mihail Paleolog 1259’da küçük imparatora vasi olup imparator ilan edildi.

Bunun zamanında Moğollarla bozuşan Selçuk hükümdarı İkinci İzzeddin Keykâvus ikinci defa İznik İmparatorluğu’na iltica eylemişti. Mihail Paleolog Moğollardan aldığı emirle İzzeddin’i tekrar Selçuk arazisine göndermeyerek beraberinde İznik’de oturttu 1 ve 1261’de İstanbul’u işgal edip merkezini oraya nakleyleyerek Paleolog hanedanını kurdu; İstanbul’un işgali sevinçleri arasında asıl imparator Jan’ın gözlerine mil çektirerek kendisini imparator ilan eyledi. İmparatorluk merkezinin İznik’ten İstanbul’a nakli üzerine Anadolu Selçukîlerinin uç yani hudut beyleri yavaş yavaş Batı Anadolu’ya doğru yayılmaya ve Bizanslılara ait yerleri işgale başladılar. İmparatora bağlı olan kale kumandanları İstanbul’a olan bağlantılarını ismen muhafaza ederek kendi başlarına hareket ediyorlardı. Hattâ İstanbul’un pek yakınında olan Bitinya havalisi de aynı durumda idi. Bunda belki imparatorluğu gasbeden Mihail Paleolog’a karşı duyulan nefretin de tesiri vardı. Rumeli’deki vaziyet de hemen Anadolu’dakinin aynı olup buradaki şehirler de Bulgarların ve Sırpların işgallerine açık bulunuyordu. Mora’daki en mühim ticaret iskeleleri ve Ege denizindeki adalar ve Karadeniz’deki bazı limanlar Venedik ve Ceneviz’lilerin idareleri altında idi. Bununla beraber Mişel Paleolog, son İstanbul Lâtin İmparatoru İkinci Baudoin ile İtalya Kralı Şarl’ın, İstanbul’u geri almak için sevk ettikleri kara ve deniz kuvvetlerini mağlup ederek bazı adaları nüfuzu altına almaya muvaffak oldu; bununla beraber imparatorluğunu hâkim durumda tutabilecek ne muntazam ordusu ve ne de donanması vardı.

Bundan dolayı Selçukîlerin garp hudutlarına yerleştirmiş oldukları uç aşiret beyleri ve bu arada Bitinya hududunda iskân edilmiş olan bir kısım Kayı boyu aşireti Bizans İmparatorluğu’nun onüçüncü asır sonlarındaki zayıf durumundan istifade ederek harekete geçmiş ve rumlara ait şehir ve kaleleri işgale başlamışlardı ki bunu daha aşağıdaki olaylar arasında göreceğiz.

Osmanlı Tarihi – TTK

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir