"Enter"a basıp içeriğe geçin

Osmanlıda Merkezi Yönetimin Bozulması

Merkezi Yönetimin Bozulması

Uzun yüzyıllar boyu kurumlaşarak geniş ve karmaşık bir İmparatorluğun gereksinmelerini karşılamış olan bu yönetim sistemi, Osmanlı toplumunun yapısal değişmelere uğrayarak çözülmesiyle birlikte uzun bir bozulma sürecine girmiştir. 16. yüzyılın 2. yarısından başlayarak Osmanlı toplumunda toplumsal – ekonomik koşulların değişmesi ilk ve en belirgin karşılığını öncelikle merkezi yönetim örgütünde bulmuştur.

Osmanlı toplum yapısını sarsmaya başlayarak sonunda çökerten etkiler, ilkece toplum dışından kaynaklanmış ve Batı toplumlarının evrimleşerek ön almasının sonucu olmuştur. Batı Avrupa ülkelerinin 15. yüzyılda başlattıkları ticaret kapitalizmi, yarattığı yayılma gereksinmesiyle öncelikle ana ticaret yollarının değişmesine yol açmıştır. Bu nedenle Osmanlı toplumunun dıştan uğradığı ilk etki, Doğu – Batı ticaret yolunun Akdeniz ve Anadolu’dan Okyanuslara kayması ve 16. yüzyılda yoğunlaşan coğrafi keşiflerle Batının ilk kolonicilik aşamasına girmesine bağlı gelişmelerden doğmuştur. Birbirini izleyen bu gelişmeler, geleneksel Osmanlı sistemini çözücü sonuçlar yaratmıştır.

Ticaret yollarının değişmesi ilk olarak dolaylı yoldan Osmanlı ekonomisini, önemli gelir kaynaklarından yoksun bırakırken, özellikle iç ve dış ticaret üzerinde doğrudan ve yıkıcı etkilerde bulunmuştur. Kuzey Amerika’da birikmiş olan kaynakları yağmalayan ticari kolonicilik, Batı ülkelerine hammadde ve değerli madenIerin akmasını sağlamış ve bunun sonucu, manüfaktürün -ilk kapitalist birikimden hız alarak- gelişmesi ve kent kapitalizminin temellerinin atılması olmuştur.

Batı kapitalizmi henüz bu aşamasında bile Osmanlı ekonomisi ve toplum yapısı üzerinde köklü etkiler yapmıştır:

Her şeyden önce Batı’da biriken altın ve gümüş aracılığıyla manifaktür ekonomisinin Osmanlı besin maddeleri ve hammaddelerine yönelen istemi, İmparatorlukta hızlı bir fiyat artışı ve enflasyona yol açmıştır. Bu etkilerle sarsılan Osmanlı ekonomisinde fiyat düzeni altüst olurken, aynı etkilere bağlı olarak devlet giderlerinin artması enflasyonu hızlandırıcı bir rol oynamıştır:

Yeni üretim koşulları içinde gelişen teknoloji Avrupa ülkelerinin askeri gücünü de artırmış ve Osmanlı orduları ilk kez bu teknolojiyle donatılmış düzenli ve güçlü ordularla ve donanmalarla karşılaşarak yenilgiler almaya başlamıştır. Fetihlerin sona ermesi, bir yandan Osmanlı Hazinesini besleyen önemli bir gelir kaynağına son verirken, bir yandan da Batının düzenli ordularıyla baş edebilmek için merkezden aylık alan kapıkulu ordusunun artırılması, ordu donatımın maliyetinin alabildiğine yükselmesi ve sınırların korunması için gereken savunma giderlerinin giderek artması Osmanlı Maliyesini ciddi bunalımlara sokmuştur. Bu bunalıma bir çözüm yolu olmak ve artan giderleri karşılamak üzere Osmanlı yönetimi başlıca iki yönteme başvurmuştur:

Bunlardan birincisi, paranın değerini düşürmek (tağşiş) yada bir tür devalüasyondur. Ancak sağlıklı bir çözüm yolu olmayan bu yöntem, halk, kamu görevlileri ve özellikle de kapıkulu askerleri arasında derin bir hoşnutsuzluk doğurmuş ve sonunda toplumsal bunalımlara ve ayaklanmalara yol açmıştır. Bu yöntem, Osmanlı maliyesi için zamanla bir gelenek durumuna gelmişse de soruna çözüm olamayacağı anlaşıldığından yeni gelir kaynakları aranmıştır.

Bu amaçla, geleneksel Osmanlı sisteminin temellerine son darbeyi vuracak olan yeni bir yöntem bulunmuştur. İlerde açıklanacağı üzere özellikle taşra yönetimini çökerten bir uygulamayla devlet, dış gelirlerin sona ermesinden ötürü boşalan Hazineyi iç kaynaklardan sağlanacak gelirlerle doldurmak istemiştir. Merkezi hazineye kaynak yaratmak amacıyla, ekonomik çöküntüyle birlikte azalan vergi gelirlerinin artırılması yoluna gidilmiş, vergi oranları yükseltildiği gibi yeni vergi türleri yaratılmıştır. Ancak tımar rejiminde vergi gelirlerinin önemli bir bölümüyle merkeze aktarılmadan tımarlı sipahiler tarafından yerinde hizmete çevrilmesi, devleti, vergi düzeni ve toprak rejiminde köklü değişiklikler yapmaya yöneltmiştir.

Bunun için geliştirilen yöntem, vergi gelirlerinden önemli bir kesiminin çeşitli hizmetler karşılığında görevlilere bırakılması yerine, peşin para karşılığında merkezde iltizama verilmesi olmuştur. Bu uygulamada bir askeri örgüt olarak tımarlı sipahilerin sürekli ve düzenli bir eğitimden yoksun olmaları nedeniyle günün askerlik gereklerini karşılamaktan uzak kalmaları da belli bir ölçüde rol oynamıştır. Böylece toprağın bağlı olduğu rejim önemli bir değişikliğe uğramış ve halkın ezilmesine ve miri toprakların tasarruf ve mülkiyetinin el değiştirmesine elverişli koşulları hazırlayan gelişmelerle Osmanlı sisteminin temelleri sarsılmıştır.

Osmanlı maliyesinin gelir darlığı, salt tımarların bir spekülasyon konusu olmasına yol açmakla kalmamış, tımarIarda dahil, tüm atama ve kamu görevlerinin hazineye gelir sağlamak üzere açıkça satılabilir bir özellik kazanmasıyla sonuçlanmıştır. Artık sipahilik, valilik ve hatta vezirlik için aranan, bilgi ve yetenek değil, en yüksek ücreti ödemek ve aracılara en büyük rüşveti vermektir. Bu durumda, resmi görevleri satın alanların amacı, hizmet değil, ödediklerini birkaç kat fazlasıyla halktan çıkarmaktadır.

Bu koşullar altında, geleneksel sistemin çözülmesine bağlı olarak yönetim örgütü yozlaşırken, kapıkulları (devlet görevlileri) sultan karşısında giderek güç kazanmışlardır.

Devlet yönetiminin bozulmasına yol açan biricik neden, görevlerin çıkar karşılığı yada bir bağış olarak sunulmasından ötürü kamu işlerinin yeteneksizler elinde kalarak kötü kullanımlara araç olması değildir. Aynı zamanda enflasyon yada sürekli fiyat artışları, sabit gelirli yönetici kadronun yaşam koşullarının giderek zorlaşmasına ve bu nedenle görevlerini maddi çıkarlar karşılığında kullanarak rüşveti sürekli bir gelir kaynağı saymalarına neden olmuştur. Bu durum, sürekli bir yolsuzluk ve hoşnutsuzluk içinde bulunan devlet örgütünün her kesimiyle fırsat düştükçe saraya (merkezi otoriteye) baş kaldırmasıyla sonuçlanmıştır. Böylece, yozlaşma ve kargaşalık yönetim yapısının belirgin niteliği olagelmiştir.

Yeniçeriler (Temsili)
Yeniçeriler (Temsili)

Bu olumsuz gelişmeler özellikle kapıkullarının askeri kesimi yada yeniçeriler için söz konusu olmuştur. Mali kargaşalık ve ulufelerin yetersizliği, yeniçerileri askerlik dışı işlerle (esnaflıkla) uğraşmaya ve sık sık ayaklanmaya sürüklenmiştir. Yeniçeriler, askeri bir güç olarak işlevlerini yitirirken, diledikleri kişiyi veziriazam seçtirecek kadar güçlenmişlerdir.

Kapıkullarının sivil kesimi için de durum aynıdır. Sultanın mutlak ve merkezi otoritesini sağlamakta bir zamanlar başarılı olan güçlü kul sistemi, şimdi nitelik değiştirerek merkezin otoritesini paylaşmaya ve her türlü yasa ve gelenek dışı davranışlara izin veren bir düzensizlik kaynağı olmaya başlamıştır.

Ulema kesimi; vezir, beylerbeyi ve öteki kamu görevlilerinin baskı ve soygunculuğuna karşı durmak şöyle dursun, bu gidiş içindeki yerini almıştır. Ana görevi adalet dağıtmak olan kadılık, alınıp satılan bir konum olmuş ve yetkisiz kişilere bırakılmıştır. Ulemanın kadı, naip, müftü, molla, imam gibi kesimlerinin görevlerini tanımlayan kurallar bir yana bırakılmış, rüşvet, kayırma ve benzeri kötü kullanımlar bu görevlere yapılan atamalarda da başlıca rol oynamıştır. Bu yoldan göreve gelen bilgisiz ve çıkarcı kişiler, din kurallarını diledikleri biçimde yorumlayarak ve halkı soyma yarışına katılarak adaletsizliği yaygın bir uygulama haline getirmişlerdir.

Osmanlıda Ulema (Temsili)
Osmanlıda Ulema (Temsili)

Böylelikle, bir zamanlar adalet ve eşitliği sağlayan ve İslam öğretisini geliştiren ulema, toplumun her kesimindeki çözülmeye ayak uydurmuştur. Her şeyden önce, medreselerin yapısı bozulmuş ve burada verilen eğitim dünyayla ilişkisi olmayan soyut bilgiler ve boş inançlar temeline dayanmıştır.

Bu nedenle, ulema, salt görevini kötüye kullanmakla kalmamış, kapalı ve durağan bir toplumun elverişli koşulları içinde her türlü yeniliği karşı çıkarak gelecek ideolojinin sözcülüğünü yapmıştır.

Ulemanın bu ideolojik muhalefeti özellikle 18. yüzyılın sonlarında Batı kurumlarının İmparatorluğa aktarılması biçimini alan yenilik hareketleri karşısında yoğunlaşarak eylemli muhalefete dönüşecektir.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir