"Enter"a basıp içeriğe geçin

Anadolu’nun İlk Fatihleri

Anadolu’ya ilk Türk akınları IV. yüzyılın sonlarında Avrupa Hunları tarafından düzenlenmiştir.

395-398 yılları arasında Avrupa Hunları; Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya girmiş, batı yönünden Doğu Roma İmparatorluğu’na baskı yapmış hatta Suriye’ye kadar inmiştir. Hunlardan sonra VI. yüzyıldan itibaren Sabarlar, Anadolu’ya girerek Konya, Kayseri ve Ankara civarına kadar ilerlemiştir. Ancak hem Hunlar hem de Sabarlar, Anadolu’da yerleşmeyi düşünmeyerek yurtlarına geri dönmüştür.

VIII. yüzyılda Abbasiler tarafından Türkistan ve Horasan’dan getirilen Türkler, Bizans’a karşı gaza ve cihat amacıyla Anadolu’nun sınır bölgelerine yerleştirilmiştir. X. yüzyılın ikinci yarısına kadar Türkler, Anadolu’da gaza ve cihat hareketlerinde bulunmuş ancak bu akınlar Anadolu’yu yurt edinme amacı taşımamıştır.

Anadolu’ya ilk Selçuklu akınları, Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce, 1015’ten itibaren Çağrı Bey liderliğinde keşif yapmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 3000 kişilik bir kuvvetle Anadolu’ya giren Çağrı Bey, elde ettiği ganimetler ve Anadolu hakkında öğrendiği pek çok önemli bilgiyle Tuğrul Bey’in yanına dönmüştür.

Anadolu’yu yurt edinme politikasının temeli, Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan sonra Tuğrul Bey tarafından atılmıştır. Tuğrul Bey, hanedan mensuplarını ve komutanlarını Anadolu’nun fethi konusunda görevlendirmiştir. 1048’de Pasinler Savaşı ile yaklaşık bir asır sürecek olan Selçuklu-Bizans mücadelesi başlamıştır. Tuğrul Bey’den sonra hükümdar olan Alp Arslan zamanında da fetih hareketlerine devam edilmiş ve 1064’te Ani Kalesi alınmıştır. 1071 Malazgirt Savaşı’yla Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.

Malazgirt Savaşı (Temsilî)
Malazgirt Savaşı (Temsilî)

Bu zafer sonrasında Sultan Alp Arslan’ın şekillendirdiği fetih politikası, Anadolu’nun fethini hızlandırmıştır. Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu’nun Türkleştirilmesini bir devlet politikası hâline getirmiş ve bunu takiben Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri de kalıcı Türk yerleşmesini sağlamıştır.

Anadolu’nun yurt tutulması bağlamında Malazgirt Savaşı tam bir dönüm noktası olmuştur. Kısa bir süre içerisinde Anadolu’da; Danişmentliler (Sivas-Tokat-Kayseri), Mengücekliler (Erzincan), Artuklular (Mardin), Saltuklular (Erzurum), Dilmaçoğulları (Bitlis-Erzen), Ahlatşahlar-Sökmenliler (Ahlat-Erciş-Van) ve Çaka Beyliği (İzmir) gibi beylikler kurulmuştur.

İlk Türk beylikleri
İlk Türk beylikleri

Danişmentliler, 1080-1178 yılları arasında hüküm sürmüştür. Malazgirt Zaferi sonrasında beyliği kuran Danişment Gazi, Anadolu’daki karışıklıklardan yararlanarak Yeşilırmak Havzası’na hâkim olmuştur. 1085’ten sonra ise sınırlarını Kızılırmak Havzası’nda genişletme imkânı bulan Danişmentliler; Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat, Niksar, Amasya civarlarında hâkimiyet kurmuştur. Özellikle Malatya’nın hâkimiyet altına alınması konusunda Türkiye Selçukluları ile sık sık karşı karşıya gelmiştir. Haçlı Seferleri’nin başlamasıyla birlikte bu Danişment-Selçuklu çekişmesi, Haçlılara karşı dayanışmaya ve ortak mücadeleye dönüşmüştür. Anadolu’da derin izler bırakan Danişmentliler, bölgenin sosyal ve kültürel alanlarda gelişmesine katkı sağlamıştır. “Danişmentnâme” adlı manzum türdeki eserde, Danişmentlilerin ülkelerine yaptığı hizmetler anlatılmaktadır.

Danişmentliler, ilim ve fen alanında çalışma yapan kişilere değer vermiştir. Kayseri, Malatya ve Sivas bu dönemde önemli eğitim ve bilim merkezleri hâline gelmiştir. Anadolu’daki en eski medreselerden olan Yağıbasan Medresesi de Danişmentlilere aittir.

Yağıbasan Medresesi (Tokat)
Yağıbasan Medresesi (Tokat)

Mengücekliler, Sultan Alp Arslan’ın komutanlarından Mengücek Ahmet Gazi tarafından kurulmuş ve 1071-1228 tarihleri arasında Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar civarında hüküm sürmüştür. Selçuklu devlet yapısını iki asra yakın bu bölgede yaşatmışlardır. Bölgede meydana gelen depremler, beyliğe ait eserlerin günümüze kadar ulaşmasını engellemiştir.

Artuklular, Mardin merkezli olarak 1102’de kurulmuş ve 1231’e kadar Mardin, Hasankeyf, Harput olmak üzere üç kol hâlinde varlığını sürdürmüştür. Çeşitli din, mezhep ve milletlere mensup kitlelerin yaşadığı Anadolu’nun güney doğusunda hâkimiyet kuran Artuklular, başlangıçta idari ve mali divânlarda Hristiyan memurlara da görev vermiştir. Bu dönemde Diyarbakır, Mardin gibi büyük merkezlerde, ilim gelişmiş ve Cezerî gibi ilim adamları ön planda tutulmuştur. Beylik, vergileri hafifletmiş ve halkın refahını yükseltmiştir. Bizans sikkeleri örnek alınarak para basılmıştır. Bu durum Bizans ile ticari ilişkilerin olduğunu göstermektedir. Artuklular Dönemi’nde yaşayan, bilim ve teknoloji alanında gerçekleştirdiği olağanüstü buluşlarla tanınan Cezerî, elektriğin henüz kullanılmadığı dönemde sadece su ve mekanik parçalar ile çalışan makineler yapmıştır.

Saltuklular, 1072-1202 yılları arasında Erzurum merkez olmak üzere Kars, Oltu, Bayburt, Malazgirt ve Artvin civarında hüküm sürmüştür. Gürcülerle mücadele eden Saltuklu hükümdarları, Türkiye Selçukluları ile iyi ilişkiler kurmuştur. Mimaride, sanatta ve kültürde önemli atılımlar gerçekleştiren Saltuklular, sanat anlayışlarıyla diğer Türk beylik ve devletlerini etkilemiştir. Saltuklu kentlerinde Ahi kültürü ve geleneği etkili olmuştur.

Saltuklular Dönemi’nden kalan Üç Kümbetler (Erzurum)
Saltuklular Dönemi’nden kalan Üç Kümbetler (Erzurum)

Bu dört beyliğin yanında Dilmaçoğulları ve Ahlatşahlar da Anadolu’nun Türkleşmesine hizmet etmiştir. Dilmaçoğulları, Sultan Alp Arslan’ın komutanlarından Dilmaçoğlu Mehmet Bey tarafından 1085’te Bitlis’te kurulmuş ve 1394’e kadar bölgede varlığını sürdürmüştür. Ahlatşahlar (Sökmenliler), 1100-1208 yılları arasında Ahlat merkez olmak üzere Van Gölü civarında hüküm sürmüş Türk Beyliği’dir.

Malazgirt Zaferi sonrası Anadolu’nun fethi için beylikler, kuzeyde Gürcüler, batıda Bizans ve zaman zaman Haçlılar, güneyde ise Eyyubiler ile mücadele etmiştir. Bölgelerini farklı düşmanlara karşı iyi savunan beyliklerin çoğu, zamanla Türkiye Selçukluları hâkimiyetine girmiş ve kültür miraslarını Selçuklulara devretmiştir. İlk Türk beylikleri döneminde özellikle Anadolu’nun doğusu refaha kavuşmuştur. Bu beylikler; bölgenin Türkleşmesi amacıyla camiler, medreseler, kervansaraylar, imarethaneler, zaviyeler, hamamlar, kümbetler gibi mimari eserler inşa etmişlerdir. Böylece bölgelerini bayındır hâle getirmiş ve Anadolu’da kalıcılığı sağlamışlardır.

Divriği Ulu Cami (Sivas)
Divriği Ulu Cami (Sivas)

Malazgirt Zaferi’nden sonra kurulan beylikler, yaklaşık 200 yıl Anadolu’nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlamıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin etkisiyle Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinin ortak noktası kurucularının Oğuzlara mensup olmasıdır. Türkiye Selçukluları ile Çaka Beyliği arasındaki ilişkilerde Bizans etkili olmuştur. Oluşturduğu güçlü donanma ile Bizans’ı denizden tehdit eden Çaka Bey, kızını da Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan ile evlendirerek nüfuz kazanmıştır. Çaka Bey’in Balkanlardaki Peçenekler ile de ittifak kurması, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos’u (Aleksiyos Komnenos) endişelendirmiştir. I. Kılıç Arslan’a bir mektup yazan imparator, Çaka Bey’in asıl amacının Selçuklu tahtı olduğuna sultanı inandırmış ve sultanı Çaka Bey’e karşı kışkırtmıştır. Çaka Bey’i İznik’e davet eden I. Kılıç Arslan verdiği ziyafet esnasında Çaka Bey’i öldürtmüştür. Böylece Bizans, Çaka Bey tehlikesini ortadan kaldırmıştır.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir