"Enter"a basıp içeriğe geçin

Osmanlı Devletinde Mısır Seferi ve Mısır Seferinin Önemi

Osmanlılar ile Memlûklular arasında Dulkadiroğulları toprakları üzerinde rekabet ilk defa Yıldırım Bayezid Dönemi’nde başlamıştır.

Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde Memlûklularla bozulan ilişkiler, II. Bayezid Dönemi’nde çatışmaya dönüşmüştür. Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde Osmanlıların doğuya doğru genişlemesi Mısır’ın anahtarı durumunda olan ve Memlûklular için önem taşıyan Suriye’yi tehdit etmeye başlamıştır. Suriye; Anadolu ve Mısır için stratejik öneme sahip bir bölgedir.

Memlûk Devleti, Osmanlıların bu ilerlemesine ciddi bir biçimde karşı koyamamış fakat ele geçirdiği her fırsatı değerlendirmeye çalışmıştır. Osmanlı şehzadeleri zaman zaman Memlûk Devleti’ne sığınarak burada iyi karşılanmıştır. İlişkilerin gerilmesinin bir diğer nedeni de Osmanlılarla Memlûklular arasında tampon bir devlet olan Dulkadiroğullarının izlediği politikadır. Devletinin varlığını Osmanlılar ile Memlûk Devleti arasında sağlayacağı denge politikasında arayan Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey, Safeviler ve özellikle de Memlûklular tarafına yakınlaşmıştır.

Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey, Yavuz’un Çaldıran Savaşı’na katılması için yapılan öneriyi reddetmiş, o an için devletinin çıkarını Memlûk ve Safevi dostluğunda aramayı uygun bulmuştur. Bu durumu göz ardı etmeyen Osmanlı Devleti, Dulkadiroğulları toprağını Turnadağ Savaşı’yla ele geçirerek Suriye kapılarına dayanmıştır.

Çaldıran Zaferi’nden sonra Doğu Anadolu’nun Osmanlı hâkimiyetine girmesi, Memlûkluları tedirgin etmiştir. Yavuz Sultan Selim, Doğu Seferi için İstanbul’da topladığı divanda Memlûkluları değil Diyarbakır bölgesindeki Safevileri hedef almıştır. Ancak Osmanlı ordusunun hareketinden endişe duyan Memlûk Sultanı Kansu Gavri, ordusunu toplayarak Suriye’ye doğru hareket etmiştir. Bunun üzerine Kansu Gavri’nin Şah İsmail’e yardım ettiğini, Osmanlıları arkadan vurma tehlikesi bulunduğunu ileri süren Yavuz Sultan Selim, Halep üzerine yürümüştür. İki ordu 24 Ağustos 1516’da Halep’in kuzeyinde Mercidabık Ovası’nda karşılaşmıştır. Ordudaki ateşli silahların etkisiyle Osmanlılar savaşı kazanmış ve Kansu Gavri bu savaşta ölmüştür. Bu savaş, Osmanlılara Mısır yolunu açmıştır.

Bâb’el-Fütûh (Kâhire)
Bâb’el-Fütûh (Kâhire)

Bu zaferle Osmanlı Devleti; Suriye, Lübnan ve Filistin’de hâkimiyet sağlamıştır. Savaş esnasında Memlûk ordusunda bulunan Abbasi Halifesi Mütevekkil, Osmanlılara esir düşmüştür. Yavuz Sultan Selim Halep’te görüştüğü halifeye büyük saygı göstermiştir. Kendi adına hutbe okutan ve bölgenin idari planlamasını yapan Yavuz Sultan Selim, topladığı meşveret meclisinde bundan sonra nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunu görüşmüştür.

Memlûkluların, Tomanbay’ı sultan seçtiklerini ve yeniden toparlandıklarını haber alan Yavuz Sultan Selim önce diplomatik teşebbüslere girişti. Bazı devlet adamları, yol şartları nedeniyle Şam’dan Kahire’ye yapılacak yeni bir sefere karşı çıktı. Fakat gerekli top, tüfek ve harp malzemeleriyle çeşitli yiyecek maddelerini taşıyan donanmanın İstanbul’dan harekete hazır olduğu, Macarlarla olan barışın yenilendiği, Şah İsmail’in de Tebriz’de bulunduğu haberlerini alan Yavuz Sultan Selim harekete geçti.

Yavuz Sultan Selim’in harekete geçmesi karşısında Tomanbay, Kahire surları önünden Nil Nehri’ne kadar hendek kazdırıp müdafaa hattı oluşturdu ve buraya toplar yerleştirdi. Bunu öğrenen Yavuz Sultan Selim, bu savunma hattına doğrudan saldırmayarak Memlûk toplarını işlevsiz hâle getirdi. 22 Ocak 1517’de Ridaniye mevkinde yapılan savaş, Osmanlıların zaferiyle sonuçlandı. Ridaniye Savaşı sonucunda Memlûk Devleti yıkıldı ve Suriye, Filistin, Irak, Hicaz ile Mısır Osmanlı topraklarına katıldı. Böylelikle Osmanlı Devleti, İslam dünyasında söz sahibi tek devlet oldu.

Ridaniye’den sonra Osmanlı Devleti için güneyde herhangi bir siyasi tehlike kalmadı. Venedikliler, Kıbrıs Adası için Memlûklulara ödediği vergiyi Osmanlı Devleti’ne vermeyi kabul etti. Mısır ve Suriye’nin alınması, Osmanlıların ekonomik durumunu güçlendirdi. Mısır ve Kızıldeniz kıyılarına sahip olan Osmanlılar, Hint ve Akdeniz arasındaki ticaret yoluna da hâkim oldu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir