"Enter"a basıp içeriğe geçin

Osmanlı – Safevi İlişkileri

Osmanlı Devleti, Petervaradin Muharebesi’nde Avusturya’ya yenilmesi üzerine Batı’ya karşı durağan ve barışçıl bir dış politika izlemeye başladı ancak İran’daki iç karışıklıklar, Afganların İsfahan’dan başlattıkları İran işgali (1722), Rusların Hazar Denizi’nin batı kıyıları boyunca güney Kafkasya’da ilerleyişi (1722) Osmanlı Devleti’nin bölgeye müdahale etmesini zorunlu hâle getirdi.

İran’ın iç karışıklıklar nedeniyle parçalanma sürecine girmesinden yararlanmak isteyen Rus Çarı I. Petro harekete geçerek Hazar Denizi’nin batı kıyılarındaki Derbent ve Bakü’yü işgal etti. Doğu sınırındaki Rus tehlikesi ve İran’da şah olan II. Tahmasb’ın da Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi üzerine sefere çıkıldı.

Osmanlı Devleti 1723 yılında da mezhepsel baskıdan dolayı kendisinden yardım isteyen grupları himaye etmek ve İran topraklarının bütünüyle Rusya’nın eline geçmesini önlemek üzere harekete geçmişti. Kafkasya’ya kadar ilerleyen Osmanlı ordusu ile Rus ordusu karşı karşıya geldi. İki ülke arasındaki gergin ortam, Fransa tarafından giderildi ve Osmanlı Devleti ile Rusya arasında İstanbul Antlaşması (1724) imzalandı. Bu antlaşma ile İran’ın kuzeydeki toprakları Osmanlı ve Rusya arasında paylaşıldı. Osmanlı Devleti ve Rusya, Şah II. Tahmasb’ın bu toprakları kendi rızası ile Osmanlı Devleti’ne vermesi durumunda Afganları İran topraklarından çıkarılacaklarını kararlaştırdılar. Eğer II. Tahmasb anlaşma şartlarını kabul etmezse Osmanlı ve Rusya’nın birleşmiş kuvvetleri onu tahtından devirecek ve Safevi tahtına kendi adamlarını getirecekti.

Osmanlı Devleti aldığı İran topraklarında vergileri düzenli toplayabilmek amacıyla tahrir ve idari taksimat işlemleri yapmıştı ancak İran topraklarını Osmanlı Devleti ile Rusya arasında paylaştıran İstanbul Antlaşması (1724), Safeviler tarafından tepkiyle karşılandı. Bölgede Osmanlı Devleti’ne karşı Kartli ve Karabağ Ermeni isyanları çıktı fakat Osmanlı Devleti tarafından bu iki isyan bastırıldı.

Nadir Han (Temsili)
Nadir Han (Temsili)

1725’te Osmanlı Devleti ile İran arasında cereyan eden siyasi gerginlik bir yıl sonra savaşa dönüştü. İsfahan’ı ele geçiren Nadir Han, Safevilerin başına geçti ve ülke içinde birlik sağlandı. Nadir Han, Herat ve çevresinde Afganlarla mücadele etti. Safeviler güçlü bir orduyla Gence ve çevresini Osmanlılardan almak üzere harekete geçti. Osmanlı kuvvetleri 1731’de Hamedan yakınlarındaki Kurucan mevkiinde Safevî kuvvetlerini bozguna uğrattı. 1732’de imzalanan Ahmet Paşa Antlaşması ile Aras Nehri’nin kuzeyindeki Azerbaycan toprakları Osmanlılara kalırken Tebriz, Kirmanşah, Hamedan ve Luristan İran’a bırakıldı. Ancak bu anlaşma ne I. Mahmut’u ne de Isfahan’a dönen Nadir Han’ı memnun etti. Nadir, Şah Tahmasb’ı 1732’de tahttan indirerek oğlu Abbas’ı tahta çıkardı ve kendisi de naipliğini üstlenerek bütün devlet işlerini ele aldı. Nadir Han 1733’te Bağdat Seferi’ne çıktı ve Osmanlı kuvvetlerini mağlup ederek Kerkük, Necef ve Kerbela’yı ele geçirdi.

Bağdat’ı kuşattı ama alamadan Isfahan’a döndü. Azerbaycan topraklarına girerek Şirvan ve Gence’yi ele geçirip Kars’ı muhasara altına aldı. Arpaçay Muharebesi’nde (1735) Osmanlı kuvvetleri mağlup oldu. Revan, Tiflis ve Gence Nadir Han’ın eline geçti. Bu gelişmenin ardından Şah III. Abbas’ı tahttan indirdi. Kendisini İran Şahı ilan ettiren Nadir Han adına hutbe okutup, sikke kestirip hanedanlığını kurdu. Böylece Safevi Devleti son bulup yerine Afşar Hanedanlığı kuruldu.

Osmanlı Devleti ile İran arasında uzun süren mücadelelerden herhangi bir sonuç alınamaması üzerine 1746 yılında iki devlet arasında Kasr-ı Şirin Antlaşması şartlarını içeren Kerden Antlaşması imzalandı.

XVIII. yüzyılda Osmanlı-İran arasında yaşanan son savaşlar İran’ın başına geçen Kerim Han’ın Basra’yı işgal edip Bağdat ve çevresini yağmalaması üzerine yeniden başladı. İran bu savaşlar sırasında hem Osmanlı Devleti’ne kaptırdığı toprakları hem de Rusya’ya bıraktığı Azerbaycan’ı geri aldı. Savaşlar Osmanlı birliklerinin karşı taarruza geçerek Basra’yı geri almasıyla sona erdi, böylece taraflar savaş öncesi sınırlarına çekilirken iki devlet arasındaki çatışmalar şiddetini ve önemini kaybetti.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir