"Enter"a basıp içeriğe geçin

Osmanlı Devleti ve 1. Dünya Savaşı

Osmanlı Devleti gibi büyük bir coğrafyaya sahip olan devletin böyle büyük bir savaşın dışında kalması mümkün değildi. Osmanlı yöneticileri bunu bildiklerinden dolayı savaş öncesinde bloklar arasında yerini almak için çalışmalar yürütmüşlerdi. Ayrıca Osmanlı yöneticileri açısından birinci dünya savaşına katılmanın gerekçeleri bulunmaktaydı.

Osmanlı Devletinin 1.Dünya Savaşına Katılma Gerekçeleri

  • Osmanlı Devletinin daha önce kaybettiği toprakları geri almak istemesi
  • Osmanlı Devleti’nin, Batı’da kaybettiği toprakların yerine Doğu’da yeni topraklar kazanmak ve sınırlarını Asya’ya doğru genişletmek istemesi
  • Kapitülasyonlardan kurtulmak ve ekonomik bağımsızlığını kazanmak istemesi
  • Osmanlı Devleti’nin, kendisini parçalayıp aralarında paylaşmak isteyen İtilaf Devletleri’ni engellemek istemesi
  • Osmanlı kaybettiği itibarını yeniden kazanmak istemesi

I.Dünya Savaşı öncesi Avrupa’da başlayan hızlı kamplaşma birçok ülkeyi etkisi altına almıştı. Osmanlı Devleti her iki kanattan da uzak kalırsa yalnızlığa itilir ve iki tarafın da hedefi haline gelebilirdi. Taraflar arasında başlayan savaşta çok akılcı davranıp güçlü olanın yanında yer almalıydı. Osmanlı böyle yaparsa zaferin nimetlerinden yararlanabileceğini düşünmekteydi.

Osmanlı Devleti’nin öncelikle İngiltere’nin yanında yer alması gerektiği düşünüyordu. Zira İngiltere, güneş batmayan imparatorluğu sebebiyle sınırsız imkânlara sahipti. Almanya çok güçlü görünse de İngiltere veya Fransa gibi yerleşik kuvvet dengelerine sahip değildi. Bu yüzden Enver Paşa ve arkadaşlarının hissiyatı Almanya yanında olsa bile, İngiltere’den yana olmak mantıken daha ağır basıyordu. Sadrazam Sait Halim Paşa da aynı görüşteydi.

Bu yüzden ilk ittifak teklifi İngiltere ve Fransa’ya yapıldı. Ancak bu iki devlet savaşta sırtlarına yük olur ve bir de onun sorunları ile uğraşmak zorunda kalabileceklerini düşünüyorlardı. Ayrıca bir de Rusya faktörü vardı. İngiltere’nin 1908 Reval Antlaşması ile Osmanlı Devleti üzerindeki politikasına serbestlik tanıdığı Rusya, Osmanlı Devleti ile aynı safta yer alırsa emellerini gerçekleştiremezdi. Böyle bir ittifaka Rusya’nın izin vermesi hiç mümkün değildi. Bu nedenlerle İtilaf Devletleri Osmanlının bu teklifini reddettiler.

Fakat İtilaf devletleri Osmanlı Devleti’ni kendi saflarına almamakla beraber karşı tarafta yer almasını da istemiyorlardı. Onun için Osmanlı Devleti’ne tarafsız kalmasını önerdiler.

Osmanlı Devleti’nin bu savaş başladığında İtilaf Devletlerinden umudunu kesmiş ve mecburen Almanya tarafına yönelmişti. Aslına bakılırsa Osmanlı Devleti hakkında Almanya da kararsızdı. Alman askeri ve siyasi kurmaylarının uzun değerlendirmelerinden sonra Osmanlı Devleti’ni kendi saflarına almanın zarardan çok fayda getireceğine kanaat getirdiler.

Almanya’nın Osmanlı’yı kendi yanına almasının nedenlerine kısaca bakıldığında şunlar söylenebilir:

  • Halifenin gücünden yaralanarak İtilaf devletlerinin sömürgesi Müslümanların isyan etmesini sağlamak
  • Yeni cepheler açarak Almanya’nın yükünü hafifletmek
  • İngiltere için önemli olan Süveyş Kanalını tehdit etmek
  • Rusya’ya Boğazlardan gidecek yardımı engellemek
  • Osmanlının yeraltı ve insan kaynaklarından yaralanmak

Yaşanan tüm bu gelişmeler sonucunda Almanya ile 2 Ağustos 1914’te ittifak antlaşması imzalayan Osmanlı Devleti bu devletin ısrarlarına rağmen savaşa girmekte gönülsüz davranmıştır. Aynı ay içinde tarafsızlığını ilan etmiştir. İmzalanan antlaşmanın savunma antlaşması olduğunu söyleyerek zaman kazanmaya çalışmış böylece savaşın gidişatına bakmak istemiştir. Doğal olarak bu tutum Almanya’nın tepkisine neden olmuştur.

Ancak Osmanlı Devleti bu savaşın dışında kalamayacağının farkında olduğundan. En yakın tehlike Rusya gibi görünmesine rağmen ikili görüşmeler sırasında Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü konusunda, Rusya’dan garanti alınabilmiş, İngiltere ve Fransa’dan alınamamıştı. Böyle olunca da bu büyük savaşın ana hedeflerinden birinin Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve aralarında paylaşmak olduğunu anladı. Bunun farkında olan Osmanlı Devleti’nin bir kenarda tarafsız beklemesi çok da akılcı bir yaklaşım değildi. Bütün bu nedenlerden dolayı tarafsızlığını ilan etmiş olmasına rağmen muhtemel gelişmeler karşısında hazırlıklı bulunmak için seferberlik ilan etmiştir.

Almanya ise bir an önce Osmanlı’nın savaşa katılmasını istemekteydi. Çünkü batı cephesinde işleri zorlaşmış ve doğudan saldıran Rusya, Almanya’yı iki ateş arasında bırakmıştı. Yani Bismarc’ın Kâbusu gerçek olmuştu. Osmanlı Devletini savaşın içine çekmek için bir mizansen gerekmekte idi. Akdeniz de İngiliz gemileri ile çarpışan ve Türk Boğazlarına giren iki Alman savaş gemisi Türkiye’yi savaşa sokacak bahane oldu. Osmanlı devleti önce bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını duyurdu. Yavuz ve Midilli adı verilen Alman mürettebatlı, Türk bayraklı bu gemiler, Enver Paşanın bilgisi dâhilinde Karadeniz’e çıkarıldı.

Amiral Şusan komutasındaki bu gemilerden 28-28 Ekim 1914 tarihlerinde Rus kalelerine ateş açması sonucunda Rusya bu olayı Osmanlı Devleti’nin kendisine savaş ilanı olarak değerlendirip karşılık vermesiyle Osmanlı Devletin bir anda kendisini savaşın içinde buldu. Bu olayla birlikte Osmanlı Devleti tarihinin son savaşına katılmış oldu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir