"Enter"a basıp içeriğe geçin

Osmanlı Devletinde Milliyetçilik Hareketleri

19. yüzyıl Osmanlı Devleti başta olmak üzere bütün dünya devletleri için büyük gelişim ve değişimlere sahne olmuştur. Bu asırda yapılan çeşitli atılımlar taşları yerinden oynatarak dengelerin değişmesini ortaya çıkarmıştır. Özellikle 1789’da gerçekleşen Fransız İhtilali imparatorlukları temelinden sarsmıştır.

İhtilal sonrası yayılan milliyetçilik akımı kitleleri harekete geçirici büyük bir güç olmuştur. Bu akım kısa sürede Osmanlı toplumunda da karşılık bulmuş ve çok uluslu bir yapıda bulunan Osmanlı İmparatorluğunda da millî nitelikli hareketlenmeler baş göstermiştir. Osmanlı İmparatorluğunda milliyetçilik, önce yabancı propagandası ve siyasî amaçlarla Hristiyan unsurlar arasında yayılmaya başlamıştır. Fransız İhtilali ile tohumlanan ve hürriyet fikriyle desteklenen milliyetçiliğin yayılması Osmanlı Devletinde ayaklanmalara yol açarak devletin bütünlüğünü tehdit etmeye başlayacaktır.

Ortaya çıkan bu tehdit Osmanlı devlet adamlarını ve aydınlarını arayışa sürüklemiştir. Bu arayış neticesinde Osmanlı İmparatorluğunu ayakta tutmak adına çeşitli fikir akımları ortaya atılacak ve uygulamaya koyularak millî hareketlerin önüne geçilmeye çalışılacaktır. Genç Osmanlılar tarafından bir ideoloji olarak geliştirilen Osmanlıcılık fikri bu noktada önemlidir. Onların amacı çeşitli din ve milliyetlere mensup grupları eşit siyasi haklara sahip, ortak bir vatan mefhumu etrafında, meşruti bir idare altında yaşatmaktı.

Tanzimat ve Islahat Fermanları ile bu düşünce desteklenmiştir. Bir Osmanlı vatandaşı kimliği oluşturmaya çalışan Osmanlı aydınları fermanların oluşturduğu rüzgarın istedikleri yönde değil de tersi yönden estiğini kısa sürede fark edeceklerdir. 1839 ve 1856 yıllarında yayınlanan fermanlar asırlardır süregelen Osmanlı millet sistemini ortadan kaldırarak, ortak bir şuura ve gelecek idealine sahip Osmanlı vatandaşı tipi ortaya koymayı amaçladıysa da başarılı olamamış, özgürlük ve hürriyet havasının rüzgarı gayri Müslim unsurlar arasında milliyetçi hareketin alevlenmesine sebebiyet vermiştir.

Osmanlıcılık atılımının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Osmanlı devlet adamları özellikle II. Abdülhamit döneminde yeni bir arayışa girişmiştir. Bu arayış İslamcılık fikrinde vücut bulmuş ve imparatorluğun Müslüman unsurlarını bir arada tutmak için iyi bir hamle olarak düşünülmüştür. Araplar ve Arnavutlar düşünülerek ortaya koyulan bu akım Osmanlıcılık gibi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Zira Osmanlı İmparatorluğunun bütün unsurlarında milliyetçilik düşüncesi o dönemlerde büyük bir ivme kazanmış halde ilerlemekteydi. Geliştirilen politikalar ciddi faydalar sağlamıyor, kısmen de olsa kaçınılmaz sonu biraz öteliyordu.

Milliyetçi faaliyetlerin etkisi ile ayaklanmaların meydana gelmesi işleri daha da zora soktu. Osmanlı Devletinin bu ayaklanmalara karşı duracak ne gücü ne de otoritesi vardı. Patlak veren isyanlar bir sonraki adım olarak toprakların elden çıkmasını getirdi. Balkanlar’da çeşitli büyüklüklerde yeni ve millî devletler vücut buldu. Bu neticeler itibariyle Osmanlı Devletini milliyetçi faaliyetlerden kurtarmak ve toprak bütünlüğünü korumak adına atılan adımların, yayınlanan fermanların ve geliştirilen fikir akımlarının birer birer boşa çıktığını görmekteyiz. Avrupa’da başlayan ve Balkanlar sahası üzerinden Osmanlı topraklarına sirayet eden milliyetçilik akımı imparatorluğu dönüşü olmayan bir uçurumun kıyısına getirmişti.

Yazının devamı » Türkçülüğün Doğuşu – Osmanlı Devletinde Türkçülük Akımı

 

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir